İzmit ilçesi Turgut Mahallesinde yer almaktadır. İsmail Gaspıralı 21 Mart 1851’de Kırım’ın Avcıköy beldesinde doğmuştur. Babası Mustafa Ağa Gaspıra köyünde doğduğundan dolayı İsmail Bey’e soyluluk unvanı olarak “Gaspirinski” (Türkçe’de Gaspıralı) lakabı verilmiştir.
Gaspıralı Kırım’ın yüksek ailelerinden birine mensup olmuştur. Gaspıralı eğitimine ilk olarak Bahçesaray’da mahalle mektebinde başlamıştır. Burada Hacı İsmail Efendi adlı bir öğretmenden alfabeyi öğrenmiştir. 10 yaşına geldiğinde Akmescit’teki ortaokula gönderilmiş ve orada iki sene kaldıktan sonra Varonej şehrindeki askeri okula kaydı yapılmıştır. Oradan da Moskova’daki askeri liseye yerleştirilmiştir. 1867 yılında 16 yaşında iken Litvanya Türk’ü olan arkadaşı Mustafa Mirza Davidoviç ile birlikte Girit’e savaşmak için Kırım’a ve oradan da Odesa’ya kadar gitmiş, ancak jandarmalar tarafından yakalanarak Bahçesaray’a gönderilmiştir. Bu olaydan sonra Moskova’da bir askeri idadide eğitim gördüğü halde bitirememiştir. Gaspıralı’nın yaşadığı inançlı ve milliyetçi Rus muhiti, onu Ruslaştırmak yerine aksine ruhunda şiddetli Türklük hissini uyandırmıştır.
Etkilendiği durum İsmail Gaspıralı’yı Türk milliyetçiliğinin güçlü savunucusu ve milletine yapacağı hizmetlerin eşsiz kahramanı haline getirmiştir. İsmail Gaspıralı aşırı Rus milliyetçisi olmasına rağmen Katkov ile arkadaşlık kurarak Rus milliyetçiliğini, liberal ve aşırı akımları onun vasıtasıyla öğrenmiştir. Türk asıllı olduğu için ve karakteri itibariyle Gaspıralı bu akımlara katılmamıştır. İsmail Bey İslam dünyasının da uyanması için büyük çaba göstermiştir. Onun Mısır’da bir İslam kongresi düzenlemek için yaptığı çalışmalar, Hint Müslümanlarının arasına girip çalışması bunun örneğidir. İsmail Gaspıralı İslamcılık ve Türkçülük için mücadelesini bir arada yürütmüştür. Şöyle ki Gaspıralı İsmail Bey Türk ve Müslüman toplumuna mensup olduğu için, Türklük ve Müslümanlık bilinci bütün düşüncelerinin temel unsuru olmuştur. Gaspıralı toplumu temsil eden bu kavramları birbirinden ayırt ederek ve vasıflarını tanıyarak onları hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle olan ilişkilerinde asıl sloganı olan “birlik” kavramı çerçevesinde kabul etmiştir. İsmail Bey Gaspıralı mücadelesini de bu yönde sürdürmüştür. İsmail Gaspıralı’nın yaşadığı dönemde Rusya’daki Türkler sosyal ve siyasi gelenekleri gerilemiş bir ulus haline gelmişti. Bu onların millet şuurunu kaybetmesine neden olmuştu. Rus Çarlığı, egemenliği altına aldığı bölgelerde yaşayan Türklerin birlik olacağı takdirde Türkleri yönetiminde tutamayacağını düşünerek çeşitli adlar ve milletlere bölmeye çalışmıştır. Rus Çarlığı Türklere Tatar, Kırgız, Türkmen, Azerbaycan, Özbek, Türkmen gibi isimler vererek yok etmek teşebbüsünde bulunmuştur. Gaspıralı Rusya Müslümanları için kullanılan Tatar kelimesine tepki göstermiş ve Türk olduğunu sık sık vurgulamıştır. Gaspıralı Tatar diye bir milletin olmadığını aslında Tatar olarak adlandırılanların da Türk olduğunu dile getirmiştir. İsmail Bey Türklük için faaliyete başlarken fikir, lisan ve his birliği düsturunu kullanmıştır. İsmail Gaspıralı’nın izlediği amaç Türklere kendilerini tanıtmak, milliyet bilincini geliştirerek onlara bir olduklarını telkin etmektir. Gaspıralı’ya göre fikir, lisan ve his birliğini duymuş olan bir millet zaten milliyet şuurunu ve milli maneviyatını kavramış demektir.
Bu amaç doğrultusunda Gaspıralı İsmail Bey Türklere milliyetçilik bilincini yeniden kazandırmak için cehaletle mücadele etmeye başlamıştır. Bunun için de etkili amil olarak basın ve okula başvurmuştur. Okul ve basın işte Türklüğü kurtaracak iki silahtır! Gaspıralı bütün hayatı boyunca Türkleri bu iki silahla hazırlamıştır. İsmail Bey’in buna yönelik ilk girişimi Bahçesaray’da tesis etmiş olduğu gazete ilk Türkçe yayınlanan “Tercüman” gazetesidir . İsmail Gaspıralı “Tercüman” gazetesi aracılığıyla ortaya attığı düşünceleri ve Türk dünyasının gelişmesi için “Dilde, fikirde, işte birlik” sloganı ile İstanbul Türkçesine yakın ortak bir yazı dili oluşturulmasını istemiştir. Gaspıralı İsmail Bey Türk milliyetçiliği cereyanını aşılamak için ilk aşamada Rusya Türklerini Rusya Müslümanları olarak mücadeleye çağırmıştır. Bundan başka İslam ülkeleri arasında en gelişmiş olanı Türk milleti olmuştur. Türkleri yöneten önderlerin İslam alemini unutmaması doğu milletlerini de kurtarabilirdi. İsmail Bey’in İslamcılıkla ilgili düşünceleri tamamen bu yönde olmuştur. O yıllarda Rusya Müslümanlarında toplumsal yapı dini formlar çerçevesinde şekillenmiştir. Toplumun dini zihniyeti değişime karşı durgunluk göstermiştir. Çağdaş dünyaya uyum sürecinde toplumun kendini yenilemeden ve değişmeden hayatına devam edebilmesi birçok zorluğu ortaya koymuştur. Dünyadaki yaşam şartlarının değişmesi artık dinin toplumsal yapıyı tek başına tekeline alamayacağını göstermekteydi. Bu doğrultuda toplumu oluşturan diğer unsurların neler olduğu ve toplumun kültürel unsurlarını kaybetmeden modern kültürel yapıyı benimsemesi için tartışmalar gündeme getirilmiştir. Toplumun kültür bakımından gelişmeye başlaması dini değerlerin yanında artık milliyetçilik kavramının da toplumdaki yükselişini gerektirmiştir. Gaspıralı toplumun modern bir millet haline gelmesi için edebi dilin oluşmasını, eğitimde skolastik düşüncelerin ortadan kalkmasını, toplumun temelini oluşturan kadınların yaşama daha aktif katılması ve dinin değişen toplumsal şartlara ve gereksinimlere göre yeniden şekillenmesini sağlamıştır. Gaspıralı Türkler arasında dil birlikteliği sağlandığı takdirde siyasi birliktelik için toplumsal ve kültürel tabanın ortaya çıkacağını öngörmüştür. İsmail Gaspıralı’ya göre milliyet bilincine sahip olmak ve millet aşamasına gelmek için mevcut gerilikten ve esaretten kurtulmak gerekmekteydi. İsmail Gaspıralı meselenin çözümü için görüşlerini ve önerisini sistemli bir programa göre hazırlamıştır. Gaspıralı’nın belirlediği programa göre öncelikle Çarlık Rusya’sında yaşayan Türklere, sonra Türk dünyasındaki Türk topluluklarına “milli kimlik” kazandırmak ve Türklük şuurunu telkin etmek olmuştur. Bir diğer amacı ise milli kimliğini unutmuş ve kendini dini kimlikle “ümmet” olarak niteleyen ve Rusya’da “inorodetsi” statüsünde yer alan Türklerin millet konumuna gelmesini sağlamaktı. İsmail Gaspıralı bu çalışmalarını sürdürürken onun fikir ve ideallerinden tedirginlik duyan Rus Hükümeti ve kendisine karşı çıkan tutucu çevreler ile mücadele etmiştir. Gaspıralı Rus olmayan halklara uygulanan baskı, şiddet ve milli kimliği unutturma politikası şartlarında bu Türk Halklarını ortak bir dil ve kimlik etrafında birleştirmek için uğraşmıştır. İsmail Gaspıralı “Gün Doğdu” romanını 1905 yılında “Kart Ağay” imzasıyla yazmıştır. Bu eser Danyal Bey adlı Kırım’lı bir gencin kendi toplumunu kalkındırmak için yapmak istediklerini ele almıştır. Eser tamamlanmamıştır. Zeki Velidi Togan bu eserin biyografik karakter taşıdığını belirtmiştir. İsmail Gaspıralı Türklük için mücadelesine başlarken neler düşündüğünü, hissettiğini ve neler yapmak istediğini yayın yoluyla milletine ulaştırmak istemiştir. Bu doğrultuda Gaspıralı “Gün Doğdu” romanını kaleme almış ve kendisini bu eserde Danyal Bey adıyla anlatmıştır. İsmail Gaspıralı Milliyetçiliğin savunuculuğunu ve İslam dinine ait değerlerin korunmasını Danyal Bey karakteriyle ifade edebilmiştir.
Kaynak:
ABİD, S. (2015). İsmail Gaspıralı’nın “Gün Doğdu” Romanında Varlığını Millete Feda Etmiş Kahraman Danyal Bey Üzerine. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi. 3;(6).
İlgili
Sorry, no records were found. Please adjust your search criteria and try again.
Sorry, unable to load the Maps API.







